Gönülden sallamalar...

Seviyordum uğradım Boş sokağın sakin yüzünün yanan ateşine, Gözlerimi diktiğimde havaya Açık pencerenin kapalı yüzünde Gizli hazinemi görmeye çalışıyordum. Kimse bilmiyordu artık bizi!  Ve sen de bilmiyordun seni.  Hayatının bambaşka bir telinde  dans ederken, Görmüyordun, hissetmiyordun beni.. Uğradım geçerken sokağın bir başından diğer başına. Görebilseydim seni Heyecandan boşalırdı dizlerim.  İçim çocuksu coşkusuyla titrerken, Ve ben seni her an görmek isterken, Sen uçuyordun çok uzaklara.. Ben sevdiğimden sana uğramışken...

Ağlamak güzeldir. Yürek yanarken göz kanarmış.  Sözler kilitliyken kalbin en gizli hazinesinde,  Sular seller basarmış dünyayı da fark edemezmişsin yanan ateşinden. Yanan yüreğinden dışarı fırlamaya çalışan haykırışlar var.  Hayatı anlamsız kılan o anlar, yok olanların hasretindendir. Giden dönmüyor.  Kalan özlüyor.  Fakat bir de şu var ki gidenler bizi bekliyor.  Bizlere şimdi kalan o güzel anıları el üstünde taşımak kalıyor.  Ta ki o güne kadar...

            Doğumumdan 50 yıl önce dünyaya gelip bir şeyler yapma şansım olsaydı muhtemelen çok iyi şeyler yapardım fakat bugünleri yaşayamadan ölür ya da yaşasam da tiritleyip alzheimer olup bunakça yaşıyor olurdum.        40 yıl önce gelmiş olsaydım sadece on yaş genç olurdum çok iyi şeyler yapan adamla bir şeyler yapar ve andropoz döneminden yeni çıkmış sayılırdım.  30 yıl önce gelseydim 50'li yıllar çok sıkıcı iyi ki gelmemişim fakat yine de iyi şeyler yapardım.  20 yıl öncesi desen 60 kuşağı olup muhtemelen teknoloji özürlü veya teknoloji dahisi olma yolunda ilerleyip ömrümün son yıllarında teknoloji manyaklığından kefene sarılmış olurdum.  10 yıl önce gelseydim çılgın partilerin  ortasında saçımda 70'ler bandı ayağımda bez ayakkabı trenç kot vs.vs.ler olur ve büyüdüğümde kokain manyaklığından giderdim.  Yok efendi iyi ki ...